Soli/Pompeiopolis 2010 Kazıları
Remzi YAĞCI – Fatih Hakan KAYA
1999 yılından beri sürdürülen Soli Pompeiopolis Kazıları, 2010 yılında toplam 45 kişi ile gerçekleştirilmiş ve bir ay sürdürülmüştür. Soli Höyük ve Pompeiopolis’te 2010 yılındaki kazı ve temizlik çalışmalarında mimari açıdan önemli yapılar açığa çıkarılmıştır.
1. Pompeiopolis Sütunlu Caddesi
Caddede kazı ve temizlik çalışmaları B48, C51-54, D50-53, E48, E50 ve E53 plan karelerinde yapılmıştır.
2010 yılı kazılarının amaçları arasında 2005 ve 2006 kazı sezonlarında Pompeiopolis Sütunlu Caddesi’nin doğu portikosunda yapılan kazılar sırasında Bizans Dönemi’ne tarihlenen opus sectileli taban ve bu taban üzerine devrilmiş halde duvar ve kapı kalıntıları ortaya çıkarılmış; bu duvar ve kapıların ait olduğu mekânların bugün Sütunlu Cadde’yi sınırlayan beton koruma duvarına paralel geçen günümüzdeki Viranşehir Caddesi’nin altında olduğu anlaşılmıştı. Sonraki yıllarda yapılan kazıların beton koruma duvarının dışında, Sütunlu Cadde’nin doğusunda yapılması kararı, Pompeiopolis Sütunlu Cadde kazıları için bir dönüm noktası olmuştu. 2007 yılında Roma ve Bizans mimarisiyle birlikte erken Bizans takı grubu, 2008 yılında Roma Dönemi bronz Apollon heykelciği, 2009 yılında ise Sütunlu Cadde’nin imarına katkısı nedeniyle onurlandırıldığı düşünülen soylu bir Roma vatandaşının adının yazılı olduğu Galerius Valerius olarak okunan bir yazıt ile Sütunlu Cadde’nin şimdiki koruma duvarının içinde kalan mimari kalıntılardan ibaret olmadığı anlaşılmıştır. Bu durum çeşitli etkinliklerde kamuoyunun dikkatine sunulduğunda; Sütunlu Cadde’ nin çevre düzenlemesinin gereği gibi yapılabilmesi ve caddeyi araç trafiğinin olumsuz etkilerinden kurtarabilmekiçin taşıt trafiğine kapatılması yönünde öneri ve görüşler dile getirilmiştir. Bunun üzerine 2010 yılında Viranşehir Caddesi’nin taşıt trafiğe kapanma işlemi Kazı Başkanlığı ve Mezitli Belediyesi’nin işbirliği ve girişimleri yürürlüğe konmuştur. Aynı durum, Sütunlu Cadde boyunca arkeolojik çevreye aykırı biçimde uzanan elektrik direkleri için de söz konusudur.
Soli/Pompeiopolis’in antik çağda yaklaşık 200 sütuna sahip olan cardo maksimusunu (kuzey güney doğrultulu sütunlu cadde) antik dönem şehir planlamasına göre cardo maksimusu dik kesen bir ve ya da daha fazla decumanus (doğu batı doğrultulu sütunlu cadde) olmalıydı. 2010 yılı kazılarında, söz konusu decumanusun yerini belirlemeye yönelik sondaj çalışmaları planlandı. Bu amaçla, E48 ve F48 plan karelerinde yapılan kazılarda önceki yıllarda bulunan avlu tipi erken Bizans Dönemi opus sectileli (mermer taban döşemesi) tabanlar ile paralellik gösteren bir başka taban döşemesi ile bu tabanı kuzey yönünde sınırlayan kireçtaşı basamaklar ortaya çıkarılmıştır. Basamaklar ve çevresindeki kireçtaşı bloklar, özgün olarak Roma Dönemi’ne ait olup, Bizans Dönemi’nde ikinci kez kullanılmış bir yapıya ait oldukları görülmektedir. Bu yapının doğu portikoyu kesintiye uğratan bir decumanusa mı yoksa tamamen bağımsız bir mekâna mı ait olduğu önümüzdeki yıllarda yapılacak olan kazılarla anlaşılacaktır.
Roma Sütunlu Cadde’sinin Bizans Dönemi’nde de etkin bir biçimde kullanıldığı yukarıda sözü edilen arkeolojik verilerden bilinmekteydi. Ancak bunun yapısal olarak en güzel örneği 2010 yılında E49 ve E50 açmalarındaki kazılarda ortaya çıkarılan erken Hıristiyanlık dönemine tarihlenen küçük bir kilisedir (Res. 1-2) ve bu kilise Pompeiopolis kazılarında bugüne dek saptanan en belirgin Bizans yapısıdır. Plan olarak karşılaştırma yapılacak olursa en yakın örneği, Ayaş Elaiussa Sebaste’deki bir Roma tapınağı içinde yer alan küçük kilisedir. Bu yapı, Roma tapınağının peripteral sütun sırasındadır ve Pompeiopolis’te olduğu gibi iki sütun arasına oturtulmuştur. Bu tür küçük kiliselerin, Kilikya Bölgesi’nde erken Hristiyanlık Dönemi’nde yaygınlaştığı görülmektedir. Bu kilise ile önceki yıllarda bulunan opus sectileli avlular ve çevrede bulunan altın Bizans takılar, 525 yılındaki şiddetli deprem öncesi Pompeiopolis’in son durumunu ortaya koymaktadır. Sütunlu Cadde’de, mimari açıdan görkemli bir Roma Dönemi’nden sonra daha mütevazı bir Bizans Dönemi yaşandığı görülüyor. Sütunlu Cadde’nin, halen modern Viranşehir Caddesi altındaki kalıntıları ise önümüzdeki kazı sezonlarında çıkarılacak ve restorasyonları ile bir bütünlük sağlanacaktır.
Resim 1
Resim 2
Sütunlu Cadde’deki bir diğer çalışma ise anıtsal mimari eserlerin bloklarının taşınma teknolojilerinin araştırılması üzerine olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri, Wisconsin Madison Üniversitesi’nden öğretim üyesi Dr. W. Aylward anıtsal mimari eserlerin bloklarının taşınma teknolojilerini Pompeiopolis cardo maksimusundaki sütun tamburları ve diğer bloklar üzerinde incelemiştir.
2009 yılında Pompeiopolis antik limanında uluslar arası bir ekip ile C. J. Brandon, R. L. Hohlfelder ve J. P. Oleson tarafından gerçekleştirilen ROMACONS-Roma Deniz Betonları Projesi sondaj çalışmalarıyla alınan örneklere ilişkin sonuçlar 2010 yılında netleşmiştir. 1. yy. sonu başlayıp 2. yy. ortasında inşası tamamlanan Pompeiopolis Limanı’nda pozzolana harcının kullanıldığı ortaya çıkmıştır. İ.Ö. 3. yy.’ın sonlarına doğru Pozzuoli Körfezi’nde ilk kez ortaya çıkmasından sonra Roma limanlarında yaygın olarak kullanılan bu hidrolik beton teknolojisi Akdeniz’in en ücra köşelerine ulaşmıştı. Sualtı inşaatları için kullanılan Roma betonu sönmüş kireç, pozzolona ve agrega karışımından oluşmaktaydı. Bu teknolojinin kullanımının örneklerine Türkiye’de Pompeiopolis’in yanı sıra Kyme ve Side’de rastlanmaktadır. Elde edilen sonuçlara göre: Pompeiopolis’teki agrega %64 ile 54, harç ise %36 ile 46 arasında değişmektedir. Bu oranlar Roma kara yapılarına yakındır. İncelemelerin tek bir merkezde, Italcementi’nin İtalya-Bargamo’daki araştırma laboratuarlarında, yapılması sonuçların güvenirliliğini artırmaktadır.
2009 yılında Pompeiopolis’te ayrıca bir geç Roma amphora üretim merkezi saptanmıştır. Limanın uzun mendireğinin yakınlarında konuşlanan bu merkez, 5. yy. başından 7. yy. başına kadar üretim yapmıştır. Olasılıkla yörenin şarap, yağ gibi malların deniz aşırı ihracını kolaylaştırıyordu.
Sütunlu Cadde’de restorasyona yönelik kazı ve temizlik çalışmalarının yanı sıra güney ucunun Adana Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından geçen yıl onaylanan restorasyon projesine ilişkin finans arayışları sürmektedir. Maliyetinin yaklaşık 2 milyon TL olacağı hesaplanan proje ile batı portikodaki Roma dükkanları ve doğu portikosundaki mozaikli alan restore edilerek ikişer sıra halinde yedişer sütunun ayağa kaldırılması planlanmaktadır (Res. 3). Böylece Sütunlu Cadde’nin aşama aşama kaldırılması için ilk adım atılmış olacaktır. Bu restorasyon, Pompeiopolis’in yeniden düzenlenmesi için de önemli bir başlangıç sayılabilir.
Resim 3
2. Soli Höyük
Soli Höyük’te, Hitit terası olarak adlandırılan doğu yamaçtaki bölümde İ.Ö. 15. yy.’da kullanılan sur duvarlarının önemli bir bölümü açığa çıkarıldı ve temizliği tamamlandı (Res. 4). Surun içinde yangın tabakasında silo ya da mutfak olarak kullanılan mekânlarda bulunan arkeobotanik örneklerin incelendiği uzman raporlarına göre: 15. yy.’da Soli’de arpa, çatal siyez buğdayı, mercimek tüketilmiş olduğu anlaşılmaktadır (Prof. Dr. E. Oybak, H.Ü. Biyoloji Bölümü). Yivlenerek işaretlenmiş, Soli’de bir tahıl (arpa) küpünün içinde bulunması nedeni ile “ölçek kabı” olarak nitelendirilen tek renkli, kaba kaplar (drab ware) merkezi bir ekonominin varlığına işaret etmektedir. Bu tip kaplar, Orta Anadolu’daki Hitit merkezlerinde Boğazköy, Maşat Höyük, Kuşaklı, Alacahöyük’te; Kilikia’da da Kilisetepe, Soli, Yumuktepe, Tarsus and Kinet Höyük’te Geç Tunç II döneminde (İ.Ö. 15.-13. yy. arası) görülmektedir. Soli Höyük yiv işaretli kapları, 12-16 Nisan 2010’da yapılan 7ICAANE (7th International Congress of the Archaeology of the Ancient Near East) toplantısında “Revisiting the Issue of the Late Bronze II Drab Ware with Potmarks” başlıklı bildiri ile bilim dünyasına sunulmuştur (Res. 5). Bilindiği gibi İ.Ö. 15-14. yy.’lar Kizzuwatna’nın Hitit egemenliğine girdiği ancak yerel özelliklerini koruyup sürdürdüğü bir geçiş dönemidir. Bu dönemde Kizzuwatna’ya özgü seramik tipleri arasında, kırmızı bandlılar, dalga bezemeliler, ip baskılı mutfak kapları da yemeiçme kapları arasında sayılabilir.
Resim 4
Resim 5
İ.Ö. 15. yy. Kizzuwatna kazamatlı (kasa tipi) sur duvarları ahşap levha ve desteklerle sağlamlaştırılarak koruma altına alınmıştır (Res. 6). Kazı sonunda duvarların üzeri jeotekstil ile örtülmüş ve üzeri Mezitli Belediyesi’nin desteği ile sökülebilir geçici bir koruma çatısı ile kapanmıştır (Res. 7). Böylece sit alanında ileride planlanan gezinti yollarına Kizzuwatna Dönemi’ni yansıtan bir durak daha eklenmiştir.
Resim 6
Resim 7
Soli Höyük’te 2010 yılında E 10 açmasında döküntü içinden gelen kumtaşından Hitit Dönemi bir kalıbın madeni alet teknolojisinde kullanıldığı anlaşılmıştır. Kalıbın bir yüzünde Orta Anadolu tipi kolcuklu yassı balta, diğer yüzünde ise mahmuzlu bir orak bulunmaktadır (Res. 8). Kalıp, Soli’nin İ.Ö. 2. binde önemli bir liman kenti olarak, hem ticaret hem de bir maden işleme merkezi olduğu yönündeki verileri güçlendirmektedir. 19. yy.’ın sonlarında Soli’den Almanya’ya götürüldüğü iddia edilen önce Staatlische Museen’de sergilenip 1940 yılında ünlü arkeolog K. Bittel tarafından “Der Depotfund von Soloi-Pompeiopolis” adlı makale ile Zeitschrift für Assyriologie und Vorderasiatische Archäologie, 46(1)’de yayınlanan maden eserlerin arasında bu tür kalıplarla üretilen madeni aletler olduğu bilinmekteydi. Kalıpta yer alan balta, savaş aletlerinin seri bir şekilde üretildiği anlamına gelmektedir. Seri üretim, Soli’de hem savunma hem de ihracat amaçlı silah imalatı yapıldığını göstermektedir. Aynı şekilde diğer yüzde yer alan mahmuzlu orak da, geçtiğimiz yıllarda Soli’de bulunan çatal siyez buğdayı, mercimek ve arpa gibi tahılları biçmekte kullanıldığını akla getirmektedir.
Resim 8
Soli Pompeiopolis antik liman kentinde 12 yıldır sürdürülen kazılar belli bir aşamaya gelmiştir. Bu noktadan sonra kazılarla eşzamanlı olarak restorasyon projelerinin yaşama geçirilmesi (Res. 9) ve Soli Pompeiopolis’in 1. derece sit alanı içerisinde kalan arazileri kamulaştırılma çalışmalarının hızlandırılması, gezi güzergâhlarının oluşturulması ve Pompeiopolis’te bulunup Mersin Müzesi’ne taşınan ancak destek bulunamadığı için parçaları henüz bütünlenemeyen Sağlık Tanrısı Asklepios heykelinin restorasyonu için ivedi kaynak bulunması gerekmektedir.
Resim 9
Geçtiğimiz yıllarda tamamlanan ve Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca onaylanan Sütunlu Cadde’nin güney ucu restorasyon projesinin, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mersin Valiliği ile Mersin İl Özel İdaresi’nin desteği ve Mersin’deki tüm kurumların katkılarıyla en kısa zamanda hayata geçeceğine inanmak isteriz. Öte yandan yaklaşık 300 dönümlük 1. derece arkeolojik sit alanının da belirlenen proje doğrultusunda Kültür ve Turizm Bakanlına sunulduğu gibi aşama aşama kamulaştırılarak Mersin turizmine kazandırılması konusunda ilgili kurumlardan ve duyarlı Mersin kamuoyundan destek bekliyoruz.
PDF olarak görüntülemek için tıklayınız. 1348567087.pdf
|