SOLI/POMPEIOPOLIS ANTİK LİMAN KENTİ 2004 KAZILARI


Soli/Pompeiopolis Antik Liman Kenti 2004 kazıları Doç. Dr. Remzi Yağcı başkanlığında Bakanlık Temsilcisi Ömer Faruk Türkan, 7 arkeolog, 1 mimar, 1 harita mühendisi, 1 restoratör ve 3 arkeoloji öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Kazılar iki alanda A. Sütunlu Cadde, B. Soli Höyük’te sürdürülmüştür.

A. SÜTUNLU CADDE

Sütunlu Cadde 2004 kazı çalışmalarına 21.07.04 tarihinde başlanmıştır.  Geçen yıl kazı çalışmaları yapılan ve Asklepios ile Nemesis heykellerinin çıkarıldığı C-42 açmasında ve bu yıl kazı çalışmaları başlatılan C-41, C-40 ve B-41 açmalarında çalışmalara devam edilmiştir (Res.1) Bu çalışmalar ile Sütunlu Caddenin mimarisinin anlaşılması amaçlanmıştır.

Resim 1

A.I. C-42 AÇMASI

C-42 açmasında geçen yıl çıkarılan ve tahrip olmuş durumda olan Asklepios ile Nemesis heykellerinin eksik parçalarının bulunup tamamlanması amacıyla kazı çalışmalarına (5.22 m. seviyesinde) başlanmış ve bu çalışmalar sırasında Asklepios heykeline ait olması olası mermerden heykel parçaları ele geçmiştir.

C-42 açmasının içinde bulunan ve 2003 kazı sezonunda bir kısmı görülebilen mermer heykel kaidesinin tamamının açığa çıkarılmasıyla ilgili çalışmalar kapsamında kaidenin çevresi temizlenmiş ve çizimlerinin tamamlanmasının ardından çıkarılmıştır. Bu çalışmalar sırasında geçen yıl gövdesi çıkarılan Nemesis heykelinin başı (3.55m. seviyesinde)  bulunmuştur (Res. 2-3). Mimari parçaların ve heykel kaidesinin kaldırıldığı bu alanda yapılan çalışmalarda tabanda 3.03 m. seviyesinde düzgün kireç taşı bloklar ile oluşturulmuş bir alt yapı sistemi ile karşılaşılmıştır.

Resim 2

Resim 3

A.II.C-41 AÇMASI

C-41 açmasında kazı çalışmalarına 5.51 m. seviyesinden başlanmıştır. Bu çalışmalar sırasında açmanın güneyinde 5.06 m. kodunda C-40 açmasının içerisine de uzanan bir adet figürlü sütun başlığı bulunmuştur (Res.4) dört tarafında tanrısal figürler bulunan başlık Korinth düzenindedir. Başlığın tümünün temizlenebilmesi için C-40 açmasına doğru kazı çalışmaları ilerletilmiş ve bu sırada 4.95. metre kodunda bir erkek heykelinin pelvis bölümü bulunmuştur. Bu alandaki mimari parçalar ve atıl durumda bulunan blok taşlar çizilmiş ve yerinden kaldırılmıştır. C-43,C-42 açmasında batı kısımda gözlemlenen harç taban 4.87 m. kodunda C-41 açmasının batısında süreklilik göstermektedir. Açmanın doğu bölümünde yürütülen kazı çalışmaları sırasında 4.37 m. kodunda Sütunlu Caddenin kanalizasyon sitemine ait bir logar girişi bulunmuştur. Logar içerisinde bulunan atık toprak temizlenmiş ve 1.66 m. seviyesinde tabana ulaşılmıştır. Bu logar C-42 de yer alan ve içerisi temizlenen kanalın doğusunda bulunan kanalın girişidir. C-41 açmasında yürütülen çalışmalar 5.06 m. seviyesinde bitirilmiştir.

Resim 4

A.III.C-40 AÇMASI

C-40 açmasında çalışmalar figürlü sütun başlığını çıkara bilmek amacı ile 5.40 m. seviyesinden başlatılmıştır. Figürlü sütun başlığının etrafında yapılan kazı çalışmaları sırasında bir torsoya heykel parçası bulunmuştur. Açmanın batı bölümünde 4.90 m. seviyeli taban, C-43,C-42,C-41 açmalarında olduğu gibi C-40 açmasında da bulunmuştur. Bu çalışmalar sırasında (5.02 m.) bir adet mermer heykel kaidesi bulunmuştur. Alanın mimari çizimlerinin tamamlanmasının ardından açma içerisinde dağınık durumdaki bloklar dışarı taşınmıştır. 4.75 m. seviyesinde açmanın genelini kaplayan harç taban açmanın son seviyesi olduğu belirlenerek çalışmalara son verilmiştir.

A.IV. B-41 AÇMASI

B-41 açmasında kazı çalışmaları 6.24 m. seviyesinden başlatılmıştır. Yüzeyde gözlemlenen sütun başlığının figürlü olduğu anlaşılmıştır. B-41 açmasında yapılan çalışmalar 5.04 m. seviyesinde sonlandırılmış olup bu seviyeler arasında başlık dışında önemli bir buluntuya rastlanmamıştır. Açmanın genelinde kalın bir atık toprak tabakası kaldırılmıştır.


B. SOLİ HÖYÜK

B I. H-8 AÇMASI

Açmada, 2003 tarihli kazı sezonunda G-9 açmasında açığa çıkarılan Hitit dönemine ait mimari kalıntılar ve buluntularla temsil edilen stratigrafinin sürecini araştırmak amacıyla kazı çalışmalara başlanmıştır.

Höyüğün güneydoğu köşesinde yer alan açmanın, en üst kodu 17.93 m.dir. Açmada yüzey toprağı kaldırıldıktan sonra, Hellenistik ve Arkaik dönemlere ait keramik parçalarına rastlanmıştır. Açmanın dik yamaçta olması ve kazıdan önceki dönemlerde höyüğün üstünün ve yamaçlarının teraslanmasından ve üstteki toprağın yamaçlara akmasından oluşan tahribatlar nedeniyle tabakaların karıştığı anlaşılmıştır.

Açmanın kuzeybatısında 17.35 m. kodunda duvar ve döşeme olmadığı anlaşılan moloz yığını dere taşları ortaya çıkmıştır. Bu döküntü taşlar, doğu-batı yönünde 3.40 m., kuzey-güney yönünde 3.17 m.ye kadar yayılmıştır. Aralarındaki ve altlarındaki kireç taşlarının da parçalanarak toprağa karışıp toprak dokusunu değiştirdiği görülmüştür. Aralardaki bu kireç taşlarının höyüğün Hellenistik Dönem yapılanmasına ait olduğu ve tahribat nedeni ile bu seviyeye düştüğü anlaşılmıştır. Bu seviyeden çıkan farklı dönemlere ait keramikler arasında Hellenistik Döneme ait palmet bezemeli “Megara” kase parçası; Klasik Döneme ait siyah sırlı parçalar ve Arkaik Döneme ait bitki bezemeli keramik parçaları yer almaktadır. 17.29 m. kodundan itibaren keramik ve kiremit yoğunluğu gözlenmiş olup, düz formlu kiremitler yanında boyalı ve mahya kiremit parçaları da görülmüş olup bu seviyede Arkaik Döneme ait dişi sfenks başı kabartmalı mimari terra cotta parçası ele geçmiştir. 17.19 m. seviyesinde döküntü toprağın süreklilik gösterdiği gözlenmiş Helenistik Döneme ait firnisli keramik parçaları yanında kırmızı kafes bezemeli, siyah iç içe çember ve siyah şerit bezemeli Geometrik Dönem keramik parçaları bulunmuştur.

17.11 kodunda gri, taşlı ve yumuşak döküntü toprak içinden zig zag motifli, siyah kalın bantlı ve iç içe çember bezemeli Erken Geometrik Dönem keramik parçaları ile 7.y.y.’a ait kırmızı astar üzerine siyah ince şeritli parça keramik, Ionia kase parçaları açığa çıkarılmıştır.  Keramik buluntuları beraberinde Arkaik Döneme ait kymation kabartmalı mimari terra cotta parçaları ele geçmiştir. Herhangi bir mimari oluşuma ait olmadığı anlaşılan ve üst seviyeden düşmüş olan erimiş kesme kireç taşları bu seviyelerde de toprağın yumuşak, taşlı ve bol kireçli olmasına neden olmuştur. Açmanın kuzey doğusunda 16.88 m. seviyesinde yine Arkaik Döneme ait aşı boyalı pişmiş toprak kymation kabartmalı mimari terra cotta parçaları ele geçmiştir. 16.70-16.37 m. kodunda Arkaik dönem kırmızı şeritli, siyah şeritli Geometrik dönem keramik parçaları, muhtemelen de kült için kullanıldığı düşünülen bazalt taşından kap parçası; 16 37- 16.14 m. kodunda gamalı haç ve stilize ok bezemeli Kıbrıs’tan dışalım keramik gövde parçası (White Painted IV- İ.Ö. 7. ve 6. yy.); beyaz astar üzerine siyah şerit bezemeli Kıbrıs keramik parçaları; iç kısmı kazıma dalga motifli krater ağız parçası (İ.Ö. 725-675) açığa çıkarılmıştır. Üst seviyelerden itibaren az miktarda görülen, fakat alt seviyeler doğru yoğunlaşan boyalı ve düz parça kiremitler yanında figürlü, kymationlu ve bitki motifli mimari kaplama levha parçalarının bulunması (önceki yıllarda da aynı kontekst içinde ele geçmesi) höyükte Arkaik Döneme ait bir tapınağın(?) varolabileceği görüşünü güçlendirmektedir. Önemli buluntular arasında 16.29 m. kodunda gövde ve bacak kısmı görülen Arkaik Dönem kısa etekli erkek savaşçı (?) figürlü mimari kaplama parçası, 16.14 m. kodunda Hellenistik Dönem pişmiş toprak mühürlü amphora kulbu bulunmuştur.

Batı kısımda çıkan keramik buluntuları arasında Orta Geometrik Dönem siyah ince şeritli, mor boyalı parçalar ele geçmiş olup 16.10 m. kodunda meander bezemeli ve Arkaik Döneme ait üzerinde sfenks betimlemesinin arka bacakları  ile kısa etekli bir figür parçası yine 16.01 m. seviyesinde bitki bezemeli mimari terra cotta levhalarına ait parçalar ele geçmiştir (Res 5). Bu seviyeye ait ele geçen parçaların, açmanın toprak kaymasının daha az olduğu kuzeybatı bölümünden geldiği saptanmıştır.15.88-1573 m. seviyeleri arasında kuzey batı kısmında toprağın hala sert, koyu renkli olduğu  görülmüş; dalga bezemeli; kafes taramalı (Orta Geometrik İ.Ö 850-700), lades kemiği dizisi motifli Geometrik Dönem keramik parçaları  bulunmuş olup doğu kısımda döküntü toprağın varlığı izlenmektedir. Bu kısımdan da tessera parçaları haricinde önemli bir buluntuya rastlanmamıştır. 15.73m.-15.48m. seviyeleri arasında kiremit yoğunluğunun azaldığı gözlenmiş ayrıca Erken Geometrik dönem keramik parçaları açığa çıkarılmıştır. Bu açmada çalışmalar 15.48 m. kodunda sona erdirilmiştir.

Resim 5

H8’de 15.48 m. koduna kadar Geometrik Döneme ait keramik buluntularının homojen biçimde görülmesi, 16.82 m. kodundaki yanık – küllü dolgunun yamaç eğimi doğrultusunda devam etmesi, açma içinde bu seviyeye kadar (15.48 m.) duvar / temel gibi bir mimari kalıntıya rastlanılmaması açmada kalın ve karışık bir dolgunun olduğunu  kanıtlamaktadır.

B.II. H9 AÇMASI

Höyüğün güneydoğu yamacında yer alan bu açmanın en üst  seviyesi 16.89 m. en alt seviyesi ise 15.07 m. olarak belirlenmiştir. Bu plan karede höyüğün üst seviyelerindeki klasik tabakaların kazıdan önceki dönemlerde teraslanması ve böylece ağır bir tahribat geçirmiş olması nedeniyle düşmüş-yuvarlanmış kireçtaşı bloklara ve kırık parçalardan oluşan döküntülere rastlanmıştır. Kazı tekniği olarak döküntü halindeki bu taşların çevresi temizlenmiş açma içindeki son durumları da çizim ve fotoğraflarla belgelenmiştir. Söz konusu bloklar arasında üzerinde iki sıra Grekçe yazıt bulunan kırık bir blok bu açmanın geç döneme ait en ilginç buluntularındandır. İ.Ö. II. yy.a tarihlenen söz konusu blok üzerinde “Soli’de belediye başkanlığı yapanların…” diye başlayan kısmı Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar tarafından okunmuştur. Soli tarihi için önemli olan bu belgenin gerisi kırıktır diğer parçalarının önümüzdeki yıllarda bulunması olasıdır.

Bu yığıntılar arasında ele geçen keramik parçaları üst tabakalara ait olup belirli bir stratigrafi vermez. Çoğunluk tek renkli mutfak kap parçalarından oluşmaktadır.

Döküntü blok ve moloz taşlar belgelenip açma yüzeyinden kaldırıldıktan sonra ağır tahribat verdiği daha eski dönemlere ait kerpiç bloklarına rastlanılmıştır. Kerpiç blokları 2002-2003 yılında F9, G9 açmalarında açığa çıkarılan Erken Hitit İmparatorluk Dönemi’ne ait mimariyle ilişki içindedir. F9 ve G9’da bütünüyle açığa çıkarılan dikdörtgen biçimli anıtsal yapıyla bağlantılı sur duvarı niteliğindedir (Res.6). Çünkü benzer mimari kompleksler Yumuktepe VII-V. tabakalar ile paralellik göstermektedir. Sur duvarı ve içindeki anıtsal mimari kompleks önümüzdeki yıllarda yapılacak kazılarla daha iyi anlaşılabilecektir.

Resim 6


Sonuç olarak: Sütunlu Cadde C40, C41,C42 ve B41 plan karelerinde ortaya çıkarılan plastik eserler, Sütunlu Cadde’nin doğu ve batı sütun sıralarındaki üst yapı elamanlarından ( figürlü ve bitkisel bezemeli sütun başlıkları) ve Sütunlu Cadde’nin içinde kültle ilgili anıtsal bir yapıya ait heykellerden oluşmaktadır. Sütun başlıkları üzerindeki figürler  ve heykeller, örneğin Dionysos ve Pan, Asklepios ve Telesphoros, Hygieia, Nemesis Roma pantheonunu yansıtmaktadırlar. Bu mimari plastik örnekleri ve heykeller Severuslar Dönemine (193-235 ) tarihlenmektedir. İmparator Balbinus (238) heykeli ise Severuslar sonrası kendi döneminin doğudaki eşsiz bir örneğini temsil etmektedir. Gelecek sezonlarda kazılar bu plan kareler  ve çevresinde sürdürülecektir.

Soli Höyük ise; bu yıl Hellenistik  döküntü tabakasının altından gelen ve Yumuktepe VII-V. katları ile paralellik gösteren Hitit İmparatorluk Çağı mimarisi ve savunma sistemi hakkında  bilgi vermesi ve höyüğün bir liman kenti olarak Kizzuwatna ve Hitit dönemlerini aydınlatması bakımından Kilikia’nın İ.Ö. II. bin (Orta ve Geç Tunç Çağları) arkeolojisine önemli katkılarda bulunacaktır.

PDF olarak görüntülemek için tıklayınız.


 1348138112.pdf